

LETICIA MORENO & CRR SENFONİ ORKESTRASI
Sezon Açılış Konseri
Doğaya Övgü
Murat Cem Orhan şef
Leticia Moreno keman
R.Wagner (1813 – 1883) Tannhäuser Operası – Uvertürü
É. Lalo (1823-1892) İspanyol Senfonisi keman ve orkestra için, Op.21
I.Allegro non troppo II. Scherzando (Allegro molto) III. Intermezzo (Allegretto non troppo) IV. Andante V. Rondo
ARA
A. Dvořák (1841 – 1904) Senfoni No. 8. Op. 88, B. 16
I. Allegro con brio II. Adagio III. Allegretto grazioso IV. Allegro ma non troppo
*Konser süresi aralı yaklaşık 95 dakikadır.
7 Mayıs 2024’te 200. seslendiriliş yıldönümü olan, Alman Besteci Ludwig van Beethoven’ın “9 numaralı Senfonisi”nin mantığına uygun olarak ve özellikle de genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşı şerefine hazırlandı. Bestecinin insanlığa adaleti, özgürlüğü, yeniliği (kişisel hesabı olmaksızın) getiren bir lidere dair özlemi ve ancak “neşede birleşme ideali”; vefatından ancak 88 yıl sonra Türkler için söz konusu oldu. “Tanrılar’a ait olan bilgi, sanat ve hatta teknolojiyi insanlığa götüren” Ateş Tanrısı Prometheus benzeri, Türkiye Cumhuriyeti ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Türk halkının hizmetine sanat, bilim ve teknolojide ilerlemeyi sundu. 80 yıllık bir zaman diliminde ilk seslendirilişi yapılan üç eser, yazılış tarihlerine göre sıralandı. Eski Türkçe’de “yükselmek, çıkmak” anlamları olan “toğ” köküne sahip “Doğma” ve “Doğa” kavramlarına övgü; 2024 sezonunun ilk konserinde konu alınıyor. Yetiştikleri çevrede müziğe yatkın olmadıkları şeklinde bir önyargıyla karşılanan üç bestecinin eserleri; kendi doğumları ile sahip oldukları doğayı, müziklerinin mekânı olarak alıyor. Alman Besteci Richard Wagner, Hunlar ve Cermenler üzerine araştırmalar yaparken ve Tannhäuser efsanesinde halk şairlerini buluştururken, ülkesinin kuzeyinde doğan Fransız Besteci Édouard Lalo kendi İspanyol köklerini flamenko yanında habanera ve tango gibi türlerle desteklerken, Çek Besteci Antonín Dvořák ise Alman yönetimi sürecinde köylerde kalan ve artık şehirlerde kültürünü yansıtmaya başlayan soydaşlarının kökenine dair incelemelerini seçtiği halk danslarıyla yansıtıyor. Mensubu oldukları kültüre bağlı kalıp çok sesli teknikle yazan önceki bestecilerin milliyetlerinden ziyade müziğini önemli görüyorlardı. Operalarında Lalo ve kimi senfonilerinde Dvořák; Wagner’i örnek alırken, senfonisinde Wagner, Beethoven’ı felsefi olarak örnek alıyordu.
Aşk Tanrıçası Venüs’ün hapsettiği saz şairi Tannhäuser’nın sevgilisi Elisabeth’in ölümüne sebep olduğunu düşünerek öldüğü aynı operanın uvertürü, 3/4’lük ritim kalıbında ve Mi Majör tondaki Hacılar Korosu temasıyla açılır ve Roma’dan dönüşleri canlandırılır. Hareketli tempoda ve 4/4’lük ölçüdeki orta bölmede, aldatıcı ve bulanık tınılarla Venüs’ün aşka yönelik zevkleri duyulur. Tannhäuser’nın Venüs Dağı’ndaki tutkulu şarkısı ardından çizilen dindar havada, hacılar korosu tekrar belirir; Venüs temasını yok etmeye çabalar ve sonunda başarır. Hacılar geri döner ve bu tema tüm görkemiyle yükselir, parlak bir şekilde “saf aşkın günahkâr aşk üzerindeki galibiyeti” kutlanır.
Kısmen senfoni, kısmen Alman Romans’ı, çoğunlukla konçerto olarak kabul edilen, 150 yıl önce 1874’te bestelenen ve Pablo de Sarasate’nin solistliğinde Paris’te 7 Şubat 1875’te seslendirilen Lalo’nun “Op. 21 İspanyol Senfonisi”; 100 yıl önce yeni başkente adım atan ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası adını alan Osman Zeki Üngör yönetimindeki orkestra tarafından da 11 Mart 1924’te Ankara’da ilk kez sunulmuştu. Kısa orkestral girişin sonrasında solistin çingene ve flamenko melodileriyle ördüğü İspanyol teması; hem orkestrayla, hem de kemanla sunulacak şekilde, her bölümün melodik yapısına hakim olacak ikili ve üçlü alternatif ritimlerden oluşan bir model sunar. Duygusal ilk temaya göre daha hafif bulunabilecek ikinci tema arasında bir karşıtlık fark edilir. Adeta halka açık bir şenlik havasını çağrıştıran ikinci bölüm, daha parlak içeriktedir. Kimi konserlerde tercih edilmeyebilen “Intermezzo” üçüncü bölüm, Habanera dansı ile oluşur ve orkestranın rahatsız edebilecek açılışı ardından, ilk bölüme benzer şekilde ağırlaştırılmış sahte bir tango melodisiyle ilerler. İlk kısmı melankoliyle örülen dördüncü bölüm sonrasında solist, son bölümün parlaklığına doğru yükselir ve Re Majör tonda sunulan zıt bir yaklaşımla hüzün bölünür. Önceki bölümün sonlarındaki canlılıkla, kemanın dans etmeye yöneldiği son bölümde, önceki bölümlerin kalıntıları farklı bir amaç için ortaya çıkar. Ruh halini değiştirmek gerektir ve gösteri, uzun süreli İber Yarımadası’na özgü güneşin yakıcı ışınlarında biter.
Peru kökenli İspanya doğumlu Keman Sanatçısı Leticia Moreno, Zakhar Bron, Maxim Vengerov ve Mstilav Rostropovich gibi büyük ustaların öğrencisi olarak yetiştiği Almanya ve İngiltere’deki öğrenimi sonrası aldığı saygıdeğer ödüller, uluslararası alanda Zubin Mehta, Esa-Pekka Salonen, Paavo Jarvi gibi çok önemli şeflerle Viyana Senfoni, St. Petersburg Filarmoni, Mahler Chamber Orchestra, Washington Ulusal Senfoni, Mariinsky Orkestrası gibi üst düzey topluluklarla festivallerin önünde verdiği konserlerle sınırları aşan müzik bağlılığını sürdürüyor ve Lalo’nun eseriyle sunduğu değerleri yansıtma konusunda özen gösteriyor.
Dvořák’ın 135 yıl önce, 1889’da tamamladığı “Op. 88 8 numaralı Senfoni”nin konusu; hayatta olmanın neşesi ve akıl almaz bir tasarım olan doğaya bağlılıkla örülüdür. İçinde hem “hayret,” hem de “üzüntü” barındıran doğa kavramına felsefi bir bakış içeren yapıt; “toğ” kökü ile açıklayacağımız “çıkmışlar” ve “yükselmişler” gibi açıklamalarla yaklaşır. Vyoská’daki kır evinde kendi köklerine de hayranlığı perçinlenen besteci, tema materyalini alışılmış yaklaşımlardan uzak durarak, Beethoven’ın “Pathétique” başlıklı “Op. 13 8 numaralı Piyano Sonatı”nda olduğu gibi yavaş giriş sonrası “sergi, gelişim ve özet” içeriğini tercih etmişti. Viyolonsellerle duyulan “doğaya övgü” temasının Sol Majör tonda başlayıp Mi bemol Majör ve La bemol Majör’de süren yolculuğu, Sol Majör’de noktalanır. Hangisinin birinci, hangisinin ikinci olduğu bilinmeden iki temayla Sonat formunda işlenen ilk bölüm ardından “Adagio” tempolu ikinci bölüm, zengin çalgısal görüntüleri serbest Rondo formunda barındırır ve baktıkça yeni şeylerin görülebileceği bir haldedir. Hafif melankolik bir içeriğin Vals benzeri ritim kalıbıyla sunulduğu üçüncü bölümün ortalarına yerleştirilen melodi, bestecinin 1874 tarihli “İnatçı Aşıklar” adlı komik operasından “bir kızda ne kadar gençlik, bir erkekte ne kadar bunaklık” sözleriyle hatırlanan aryasından seçilmiş durumdadır. Trompet solosuyla başlayan ve Beethoven’ın “Eroica” başlıklı “3 numaralı Senfonisi”nin finaline Sonat formunun uygulanması ve varyasyon kullanımıyla yaklaşan son bölüm, ana temanın sunumu sonrasında çeşitli çeşitlemeleriyle örülüdür. Döneminin İngiliz basınındaki kimi yorumlarda “Beethoven’ın halefi olarak” gösterilen Dvořák, bu bölümle söz konusu yorumları haklı çıkaracak bir yaklaşımdadır.
Etkinlik Kuralları– İndirimli biletler; öğrenci, öğretmen, basın kartı sahipleri, 60 yaş üstü, engelli vatandaşlar, gaziler, şehit dul ve yetimleri için geçerlidir.
– 7 yaş ve üzeri bilete tabidir. 7 yaş altı çocuk etkinlikleri hariç salona alınmaz.
– Salonun içerisine her türlü yiyecek ve içecek sokulması yasaktır.
– Konser başladıktan sonra salona giriş yapan seyirciler balkon kısmına yönlendirilecektir.